7 Mayıs 2012 Pazartesi


"Bu ağır bir darbeydi. Böyle şeylerin sadece başka insanların, roman kahramanlarının, komşuların veya gazetelerde okuduğumuz zavallı kişilerin başına geldiğini düşünerek kendimizi kandırdığımız türden, hayatı tuzla buz eden bir felaket. Ve işte, şimdi bu felaket onun başına gelmişti. Yastığını midesinin üzerine bastırarak, yatağının üzerindeki beyaz dantel kubbeye baktı. Babası ölmüştü (...) Bu düşünceyi kafasında defalarca evirip çevirerek yüzlerce farklı açıdan baktı, ama bu güneşe bakmak gibi bir şeydi. İnsan, görmeye çalışırken görme yeteneğini kaybediyordu" (sf.130)


*İstanbul Kahini, Michael David Lukas, Pegasus Yayınevi

Hiç yorum yok: