22 Ekim 2008 Çarşamba

Artık Yaşamayan Erik Ağacı

Yıllar önce, (siz deyin beş, ben diyeyim on yıl) Dokuz Eylül GSF binasının o zamanlar kuru bir bahçesi vardı. Sonra ağaçlandırıldı orası, kafeterya filan sonradan yapıldı. Bizler, yeni binanın ilk öğrencileriydik. Dolayısıyla boştu oralar... Sonra galiba ben 4. sınıftaydım, ya da masterın ilk senesiydi, bahçemiz ağaçlandırılmaya başlandı.
Tam kafeteryanın giriş kapısının sağ önüne Dilek'le ikimiz, ağaç diktik. Benimki bir erik ağacıydı. Dilek'in ağacının cinsini hatırlamıyorum ama yaprakları böyle uzun inceydi, belki de söğüttü. O tuttu, benim erik tutmadı. Ondan sonra ne zaman okula uğrasam ağaçlarımızın olduğu köşeye uğramayı adet edindim. En son bu nisanda baktım, Dilek'ciimin ağacı bayağı bir serpilmişti. Niye geldi bunlar aklıma? Geçen gün elime o ağacı ilk diktiğimde ağacım için yaptığım bir gravür baskı geçti. O gün 8 Marttı. Sinemalarda kadın filmleri gösteriliyordu o gün, "Meleklerin Düş Yaşamı" diye bir Fransız filmine gitmiştik. Hey gidi günler.

5 yorum:

pinomino dedi ki...

Ankara'lı kadın çizerler ağaç dikme günü yapalım:) Gerçi ağaç dikecek alan var mı o da ayrı konu:)

Kırmızı Şapka dedi ki...

aklıma gelmişkeen, bu ankaralı kadın çizerler çalıştayının 2.si nerde? Ben yapiim diyorum bu seferkini :)

pinomino dedi ki...

Olur vallahiii:) hem de ne güzel olur.. malzemeler bekliyor tonla:) ne zaman müsait olursan ben hazırım:)
kızlar da hazır olur sanırsam:) temalı çalışıyoruz ya.. kışla ilgili bişeyler olabilir:)

Kırmızı Şapka dedi ki...

hımm.. kış teması bence de uygun. sonbaharı da ekleyelim mi içine? Bizim evde zilyon tane meşe palamutu, at kestanesi birikti onları da dahil edebiliriz böylece. aman heyecan yaptım şimdi bak :)

pinomino dedi ki...

evettt.. bende de ceviz kabukları var, bir de tonla gazoz kapağı :D
vallahi süpper olur bence:)