13 Mart 2011 Pazar

Kaar neden yağaar, kaar!*

Bu haftaki kar yağışı bize neyi gösterdi? İnsanoğlu ne yaparsa yapsın, doğayla baş edebilecek bir sistem kurabilmiş de olsa, doğanın karşısında çok aciz hala. Maalesef. Normalde 10 dk'da güle oynaya yürüdüğüm bir mesafede diz boyu karla boğuşurken "Arada sırada" dedim, "doğa insana haddini bildirmeli." Oysa nasıl da kendimizi her şeye hakim sanıyoruz. Başarısız belediyelerin başarısız politikaları bu aczin bir kısmını oluştursa da, bu gerçek.

Peki, Japonya'ya ne demeli? Dünyanın depreme karşı en hazırlıklı, bilinçli halkı ve ülkesi. Son deprem ve tsunamiden sonra, 2 metre okyanusa doğru kayarken 70 cm de batmış. Gerçi insan düşünmeden edemiyor, aynı afet bizde olsaydı ne olurdu diye... Herhalde herkes ölürdü. Ölmeyenlerin malı yağmalanır, gasp edilir, cinayetler işlenirdi (Gölcük depremindeki o enkazdan dışarı çıkmış bilezikli kadın kolunun kesilerek bileziklerinin çalınması, ülkemizde vuku bulmuş bir vahşettir. Bu olaydan sonra güvenlik güçlerine vur emri verilmişti). Oysa şimdi Japonya'da hayatta kalabilenler, yaşamları boyunca kendilerine öğretilmiş kurallara uyarak kurtarılmayı bekliyorlar. Yine de alt üst oldular. Doğanın karşısında. Nükleer santralden bahsetmiyorum bile...
Kaynak: http://www.time.com/time/photogallery/0,29307,2058378_2254571,00.html
Doğa karşısında herkes eşit. Hem de feci şekilde eşit. Bazen bunu hatırlamak için doğanın şamarını yemek gerekiyor.

*Cennet'in oğlu, Gölgesizler.

Hiç yorum yok: