sadece cırcırböceklerinin ötüşü, duvardaki saatin tiktakları, uzaklarda bir köpeğin havlaması... hepi topu bu. ruhumuzu yavaşlatmak için zamanın usulca aktığı bu yerdeyiz. neden mi gittik? işte nedenlerden biri.
Bir dönüşümü düşünmeye başladığımızda yaz başıydı. Sıkılmıştık, bunalmıştık ve başka bir yerde baştan başlamak istiyorduk. Elimizde hiçbir şey yoktu. Ankara bizi boğmuştu, Ankara'lı da değildik zaten. Çeşitli olasılıkları ölçüp tarttık ve bir tanesine karar verdik: Denizaşırı bir yenilik! Duyanlar şaşırdılar, inanamadılar. Nasıl olup da böyle bir kararı bu kadar kolay verebildiğime şaşıranlar oldu. Dediler ki, bir kentten sıkılmak da neymiş, hele de çoğu insan doğduğu kentte yaşayıp ölürken. Kurulu düzenimi bozmama, çıkıp çıkmayacağı belli olmayan bir kadroyu beklemememe, rahatlığın güvenli sularını terk etmeme, devletten istifa etmeme şaşırdılar yani.
Oysa ben, o akşam da söyledim, bu kadar cesur olmasaydım, gerektiğinde küçücük gemilere binip koca denizlere kendimi atmasaydım, Ankara'ya bile gelememiş olurdum. Yıllar önce İzmir'den İstanbul'a gidişimi hatırlıyorum, tek başımaydım. İstanbul'dan Ankara'ya gelirken, yerleşmeye geldiğim bu kentte yalnızca Hakan vardı (bir de o dönem ODTÜ'de okuyan kardeşim vardı). Üstelik "denizi olmayan yerde yaşanır mı bee!" şeklinde bir büyük konuşmuşluğum vardı. Ben bir asker çocuğuyum, bir kente tam alışırken tayin çıktığında gözün arkanda kalmadan ayrılmak gerekliliğini iyi bilirim. Tamamen yabancı bir kente adapte olmayı, bütün çocuklar geçen yaz neler yaptığını konuşurken yeni öğretim yılında bir "yeni gelen" olarak kimseyi tanımadan okula başlamayı, iyi bilirim. Belki de bu yüzden her yerde hayatımı yeniden kurabilirim. Yarısı özgür bir ruhsa, yarısı da alışkanlıktır yani. Yeni insanlardan, yeni yerlerden korkmam.
Bir kent bitmişse bitmiştir. İşte Ankara da böyle bitti bizim için.
3 yorum:
Kurulu düzenini bozmana, çıkıp çıkmayacağı belli olmayan bir kadroyu beklememene, rahatlığın güvenli sularını terk etmene, devletten istifa etmene hayran kaldım... Yolun açık olsun! :D
umarım o cesareti bir gün eşimle ben de buluruz...
ne iyi etmişsiniz! bu ankara beni de her gün biraz daha boğuyor :(
Özgür çok teşekkürler :)
gksk, çok hafifledim, niyetiniz varsa ertelemeyin derim, hayat akıp gidiyor.
Yorum Gönder